MODERN ÇAĞIN SARP YOKUŞU AFRİKA

Modern çağın sarp yokuşu: Afrika*

 

“İnsanlık, önündeki sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuşun ne olduğunu biliyor musun? Başka insanları her türlü boyunduruktan kurtarmaktır. Açlık ve kıtlık günlerinde insanları yedirmektir. Yetimin, fakirin, miskinin yanında yer almaktır.” (Beled, 11-16.)

Son iki asırdır aslında hepimizin ve bütün insanlığın önündeki en sarp yokuş, en büyük akabelerden bir tanesi hiç şüphesiz Afrika’dır. Özellikle bugün Afrika, köleleştirme ve sömürgeleştirmenin çok acı bir şekilde yaşandığı, kitlelerin açlığa ve sefalete mahkûm edildiği bir coğrafyadır. Bugün dünyanın en fakir kıtası olan Afrika’da 40 milyonun üzerinde insan kronik açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır. Her üç Afrikalıdan birinin yetersiz beslendiği, Doğu Afrika ülkelerinin son 60 yılın en büyük kuraklığını yaşadığı, özellikle Somali, Etiyopya, Kenya, Eritre, Tanzanya, Uganda ve Burundi’de etkisini gösteren bu kuraklığın, başta çocuklar olmak üzere binlerce insanın yaşamını tehdit ettiği hepimizce bilinmektedir. Bilhassa Somali’de çoğu çocuk olmak üzere her gün yüzlerce insan açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir.

Afrika’daki bu dram sadece o coğrafyada yaşayanların değil, aslında bütün insanlığın hem açlıkla hem de insanlıkla imtihanıdır. Oradaki açlığın ve kıtlığın sebebi sadece iklimle, yağışların yokluğu, suyun azlığı ya da gıda ürünlerinin kıtlığıyla izah edilemez. Afrika’daki açlığın en büyük sebebi, küresel ölçekte yaşanan açgözlülüktür. İnsanoğlunun küresel ölçekteki bu aç gözlülüğü, başka kıtalardaki insanları en büyük mezalime ve en büyük mahrumiyete mahkûm etmektedir. Aslında bu kıtlığın temelinde, tüm insanlığın duçar olduğu yürek kuraklığının, sevgi, şefkat ve merhamet yoksunluğunun büyük bir payı vardır.

Biz sofralarımızda nimetler arasında seçim yapmakta zorlanırken, Somalili annenin hangi evladını ölüme terk edeceği konusunda yaşadığı seçim zorluğuna hangi yürek dayanabilir? Biz Müslümanlar, ramazanda iftarlı sahurlu oruç tutarken, Somali’deki çocukların ölüm oruçlarına terk edilmesini nasıl izah edebiliriz?

Bu insanlık trajedisine son vermek için bugün hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Özellikle Müslümanlar olarak Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’in; “Bir tek hurmanın yarısıyla da olsa cehennem ateşinden korununuz” uyarısına kulak vermek durumundayız. Bu bağlamda Afrika’ya göndereceğimiz her bir sadaka ve yardım, ateşimize dökeceğimiz bir tas su olacaktır. 

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, dünyanın neresinde olursa olsun insanlara yardım elini uzatmak, birileri açken tok yatmamak, insanlığın birlik ve dirliği için elimizdeki nimetleri paylaşmak ve mesafeleri hiçe sayarak gönül köprüleri kurmak için ramazan ayının başında  “Her evden bir fitre, bir iftar Afrika’ya” kampanyası başlattık. Başkanlığımızın Türkiye Diyanet Vakfı ile ortaklaşa yürüttüğü bu kampanya ile ramazanın bereketini kardeşlerimizle paylaşmış, fitrelerimizi ve bir kişilik iftarın masrafını göndermek suretiyle Afrika’daki kardeşlerimize bir lokma ekmek, bir yudum su ikram etmiş olduk.

Bu kampanya vesilesiyle millet olarak başka bir kıtadaki açlığı telafi etmeye çalışırken, aynı zamanda insanlığın aç gözlülüğünün de ortadan kalkması için çaba göstermiş oluyoruz. Biz sadece Afrika’da yaşanan kıtlığı ortadan kaldırmaya çalışmıyor, aslında yürüklerimizdeki kuraklığı da gidermeye çabalıyoruz. Biz sadece başka bir ülkedeki kıtlığı önlemeye çalışmıyoruz, o kıtlığı ortadan kaldırmaya çalışırken bir taraftan da merhamet, sevgi ve şefkat kıtlığımızı da tedavi ediyoruz. Bu kampanya ile hedeflenen, yaşanan açlık ve yoksulluğu geçici bir süre için gidermek değil, aynı zamanda Afrika’da sürdürülebilir bir hayatın oluşturulmasına imkân sağlamaktır.

Milletimizin çocuğu, genci, yaşlısı, kadını, erkeği ve hatta ceza evlerindeki insanlara varıncaya kadar her bir ferdiyle bu kampanyaya gösterdiği ilgi, bütün insanlık adına bize büyük bir umut vermektedir. Aziz milletimiz bu asil davranışıyla, Yüce Kur’an’ın insanlığın ortak vicdanı önündeki en büyük engel olarak gördüğü her türlü yokuşu tırmanmaya hazır olduğunu göstermiştir. Öyle umut ediyorum ki Türkiye’nin başlattığı bu seferberlik İslam âlemini de saracak ve bütün dünya ayağa kalkacak, böylece insanlık büyük bir ayıptan kurtulmuş olacaktır. Bu bağlamda İslam dünyasındaki bütün dini ve hayri kurumları tek tek bütün kardeşlerimi bu yardım seferberliğine katılmaya davet ediyorum

Söylediklerini bizzat yaşamakla sorumlu olan din gönüllerimizin de başta görev mahalli olmak üzere, bulundukları her platformda bu kampanyanın gönüllü birer temsilcisi olarak bütün güçleriyle çalışmalarını istiyorum. Bugüne kadar kampanyaya destek veren bütün kişi ve kurumlara da teşekkür ediyorum.

Yüce Rabbimizin, Afrika’daki açlığın en büyük sebebi olan açgözlülükten bizleri ve bütün insanlığı korumasını diliyorum. En büyük temennim, Afrika’daki kuraklığın baş sebebi olan yürek kuraklığından bizleri muhafaza etmesidir. Yüce Rabbimiz, Afrika’daki kıtlığın en büyük sebebi olan şefkat ve merhamet kıtlığından hepimizi muhafaza eylesin.

 

* Diyanet Aylık Dergi, sayı 249