KUR'AN ÖĞRETİMİ

NESİLLERİMİZİ KUR’AN’LA BULUŞTURMAK*

 

 

Yaz tatiline girdiğimiz şu günlerde, ailelerimize düşen önemli bir görev ve sorumluluk, yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımızın dinî-manevî eğitimlerini en güzel şekilde almalarını sağlamaktır.

Her yaz tatili döneminde düzenlenen yaz Kur’an kurslarında çocuklarımıza Kur’an’ı okuma ve anlamını öğrenme yanında temel dinî bilgiler, insanî ve ahlâkî erdemler, Sevgili Peygamberimizin (sas) örnek hayatı öğretilmektedir. Çocuklarımızın kendisiyle ve toplumla barışık iyi birer insan olarak yetişmeleri, din konusunda doğru ve sağlıklı bilgi edinmeleri, din eğitimini yeterli düzeyde, zamanında ve doğru bir yöntem ve içerikte almaları, anne-babaların sorumluluğunun bir parçası olduğu kadar, toplumsal bütünlüğümüz, yavrularımızın ileride yanlış telkinlere maruz kalmamaları, manevî boşluğa düşmemeleri, dinî kimliklerinin inşası ve özgüvenlerinin yüksek olması açısından da son derece önem arz etmektedir. Zira Kur’an öğretimi din eğitiminin en temel unsurlarındandır. Çocuklarımızın Kur’an’la buluşmaları, anne-babaların evlatlarına bırakabilecekleri en güzel mirastır.

Kur’an, inmeye başladığı andan itibaren tüm insanlığı akletme yanında düşünme, tefekkür, tezekkür, okuma, öğrenme, öğretme, araştırma, inceleme, bilgi üretme gibi aklın bütün potansiyellerini harekete geçirmeye davet etmiştir. Aynı şekilde o, tüm insanlığı hakka, hakikate, adalete, ahlâk ve fazilete çağırmış; hakkı anlatmaya, hakikati duyurmaya, adaleti yüceltmeye, sevgiyi yaymaya; fazilet ve erdemin hak ve hakikatin yanında yer almak olduğunu öğretmeye gelmiştir. Aynı zamanda o, tüm insanlığı Cenab-ı Hakk’ın rızasına uygun işler yapmaya davet etmiştir. Onun bir adı da furkandır. Furkan, farketmeyi öğreten kitap demektir. O, bize iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini, hayır ile şerri birbirinden ayırmayı, farûk olmayı öğretmeye gelmiştir. Kur’an, doğru bilgiye dayanarak inanç ve ibadeti ahlâkla bütünleştirmiş, böylece hem ferdî hem de sosyal hayatımıza rehberlik etmeye gelmiştir. Ayrıca Kur’an, öyle bir kitaptır ki Yesrib Köyünü, Medine’ye, Medine’yi de medeniyete dönüştürmüş; tüm çağlar için örnek bir toplum inşa etmiştir. Onun yetiştirdiği insanlar yıldızlar gibi etrafa ışık saçmışlardır.

Aslında inanan-inanmayan tüm insanlık Kur’an’ın öğretilerinden nasibdâr olmuştur. Zira Kur’an, insanlık tarihinde bir ufuk sıçraması gerçekleştirerek herkesin kötülüklerden ve cehaletten uzaklaşması için yol göstermiş, hayatın önünü açmıştır. Kur’an, hayatımıza anlam katmış; bize, her şeyden önce Rabbimizi öğreten, bizi tanıtan, varoluş sebebimizi anlatan, nereden gelip nereye gideceğimizi, mebdeimizi ve meadımızı öğreten; Rabbimizle, insanlarla, bütün canlılarla, çevre ve tabiatla, içinde yaşadığımız kâinatla ilişkilerimizi düzenleyen, kâinatta var olan her varlığı anlamlı kılan, hayatın boş ve anlamsız olmadığını ortaya koyan, hayat veren, hayatı yenileyen, kâinata egemen olan denge ve mizanı hayatımıza da egemen kılmaya gelen bir kitaptır.

Kur’an’la hayatı anlamlandırmanın yolu onunla hayata, eşyaya, insana, tabiata, çevreye ve evrene bakmaktan geçer. Bu nedenle kalbimizi, ruhumuzu ve zihnimizi Kur’an’ın anlamlar dünyasından asla mahrum etmemiz gerekir. Zira o, aklımızı kalbimizle, ruhumuzu bedenimizle buluşturmuş ve bizi tevhide, iman etmeye davet etmiştir.

Kur’an, lafzı, nazmı ve manasıyla Kur’an’dır. Mana ve hakikate vâsıl olmak için onun lafzı ve nazmı elbette önemlidir. Ancak asıl gaye onu anlamaktır. Kur’an’ın anlamı Allah’ın en büyük lütfudur. Kur’an, bizden kendisini sadece akılla değil, kalple de anlamaya davet eder. Kur’an’ı anlamanın derin, manevî bir boyutu vardır. Bu sebeple Hz. Mevlana “Herkes Kur’an’ı, Kur’an’a hizmeti kadar anlar.” demiştir. Kur’an, öyle bir kitaptır ki biz ona hizmet ettikçe o bize perdelerini açar. Onun emir ve yasaklarına itaat ettikçe, o bize bütün kapılarını açar, bizi saraylarına alır. Böylece kalbimizi, ruhumuzu ve zihnimizi Kur’an’ın anlamlar dünyasında buluruz. Nitekim Resûl-i Ekrem (sas) “Bir kalp ki onda Kur’an yoktur, o harabe bir eve benzer. Bir kalp ki onda Kur’an vardır, o kalp mamur bir eve benzer.” buyurmuştur. O halde geliniz, kalplerimizi, zihinlerimizi ve yaşantılarımızı Kur’an’la mamur edelim.

Son olarak başta yaz Kur’an kurslarında öğreticilik yapan personelimiz olmak üzere bu hizmetlerde az-çok görev alan herkesten, kursa katılan çocuklarımıza güzel dinimizi öğretirken tıpkı Sevgili Peygamberimiz (sas) gibi, zorlaştırmak yerine kolaylaştırarak, nefret ettirmek yerine sevdirerek, korkutmak yerine sevgi ve şefkat göstererek, onların seviyelerine inerek anlayabilecekleri hikmetli, güzel bir dil ve üslupla eğitim-öğretim faaliyetlerini yürütmelerini özellikle istirham ediyorum. Gerek öğreticiler, gerek aileler, gerekse cami cemaati olarak, çocuklarımızı yaz Kur’an kurslarına teşvik etmeli, onları camilerimizle en güzel şekilde buluşturabilmenin yol ve yöntemlerini aramalı, çocuklarımızı camilerimizin manevî atmosferinden azami derecede istifade ettirebilmek için seferber olmalıyız. Yaz kurslarımızın bu öneme denk bir başarı içinde geçmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

 

* Diyanet Aylık Dergi, sayı 258